Sayfalar

YAYIN LİSTESİ (Bütün yazılarıma buradan erişebilirsiniz.)

2 Mart 2021 Salı

ÖĞRENCİLERİ ANLAMAK


Herkese merhaba. İnsan davranışlarını anlama konusunda pazarlamacılardan öğreneceğimiz çok şey olduğunu hep düşünmüşümdür. Temel ihtiyacı olmayan şeyler de dahi büyük bir arzu ile insanlar ve ürün arasında bağ oluşturabilmek çok kolay bir iş değildir. Öğretmenlik mesleğini çok seviyorum ve öğrencilerimde öğrenmeye karşı bir bağ oluşturabilmek en büyük amacım. Bu anlamda okuduğum öğrendiğim şeyleri eğitim alanında nasıl kullanabilirim acaba diye hep düşünmüşümdür. Kendi üzerimde denediğim birkaç deneysel çalışmam bile oldu. Belki onlardan da bahsederim bir gün. Ama bugün paylaşacağım yazıyı okuduğumda kendime, acaba ben öğrencilerimi ne kadar tanıyorum diye sordum. İşte bana bu soruyu sorduran o yazı. İyi okumalar.

TÜKETİCİYİ ANLAMAK
1993 yılında yabancı bir eğitmenden “Consumer Insight” (tüketici içgörüsü) başlıklı bir eğitim aldık. O eğitimde araştırma teknikleri konusunda çok detay öğrendik, taşlar yerine oturdu. Brif (iş özeti) hazırlamayı, rapor yorumlamayı ve yazmayı gördük; ancak öğrendiğimiz en önemli şey; “consumer insight” denen kavramın “araştırma”dan daha kapsamlı bir konu olduğuydu. Yani tüketiciyi anlamak, duruma vakıf olmak, olayı çözmek... Eğitmen bize cevaplayamadığımız bazı çarpıcı sorular yöneltti: O dönem en çok izlenen televizyon programının hangisi olduğunu sordu. Cevap Televole idi ve pazarlama grubunda geçen ay içinde Televole izleyen yoktu. Ülkenin en çok satan gazetesini sordu. O dönem TAN idi ve bizim grupta geçen ay TAN okuyan olmamıştı. “Kadınların okuduğu çok satan magazin dergileri var mı?” dedi. Galiba Hafta Sonu idi ve okuyan yoktu. Şirketimizin ürünü ABC deterjanı ağırlıkla elde veya merdaneli makinede çamaşır yıkayan kadınlar kullanıyordu ve bizim ABC ekibi şimdiye kadar bu şekilde bir çamaşır yıkamaya şahit olmamıştı. Elde çamaşır nasıl yıkanır, hayal dahi edemiyorlardı. ABC kullanıcısı kadınlar fazla dışarı çıkmıyor, güne, gezmeye ve de alışverişe gidiyorlardı. Onları toplu halde yakalayabileceğimiz semt pazarlarında “storecheck” yapma alışkanlığımız pek yoktu. “PROBE” denen şeyi duymamış ve yapmamıştık. “Sizin ürünlerin hedef kitlesi olan kadınlar toplu halde eğlenmeye bir yere giderler mi?” diye sordu. Düşündük, aramızdan biri Gülhane Konserleri olabilir dedi. O güne kadar bir Gülhane Konserine kimse gitmemişti. Toplu taşıma aracına binen var mı diye sorduğunda bir kaç cılız cevap aldı. Hepimiz işe ya kendi arabalarımızla geliyorduk, ya da servis ile. Şok ediciydi. Çoğumuz pazarlama işine çok farklı bakmaya başladık o günden sonra. Örneğin toplu taşıma araçlarını daha sık kullanmayı, yüksek rating alan programları bir kez dahi olsa izlemeyi, varoşları, semt pazarlarını gezmeyi bilinçli ve disiplinli bir şekilde yapmaya başladık. Bir profesyonel olarak diyeceğim odur ki; eğer mesleğinizde başarılı olmak istiyorsanız kendinizi zorlayın ve hedef kitlenizle olan buluşma dakikalarınızı artırın. Onların gittiği yerlere gidin, izledikleri mecraları izleyin, görüşün, konuşun, sorun, sorgulayın.
Bugünlük de bu kadar. Görüş ve düşüncelerinizi yorum kısmında yazarak bakış açımızı geliştirebilirsiniz. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara